25 Kasım 2008 Salı

yazdım...







Neredeyim?






Bir işim var bir evim,
Balkonumda çiçeklerim,
Yüzüm yabancı bu rüzgara,
Neredeyim?
Yürüyorum,
Henüz alışamadığım bu şehrin sokaklarında;
Ruhsuz, yalnız ve yorgun.
Neredeyim?
Tanışmıyoruz bu kaldırımlarla,
Tek bir arkadaşımla bile oturmadık.
Hiç aşkım olmadı bu sokaklarda,
Neredeyim?
Yemek kokusu geliyor bir yerlerden akşam olurken,
Ama, hiçbiri annemin ellerine ait değil.
Bir kapıyı çalsam şu sarı ışıklı evlerden,
Neredeyim?

2006












Hayat dersi


Biz anlamazdık ama,
Sen hep derdin ya anne;
-Hayat, göz açıp kapatmaktır- diye.
Ne de doğru söylermişsin meğer.
En küçük zaman dilimiymiş ömür.
Bir şiir ezberlemek bile daha uzun sürüyormuş.
Gençlik; bir bardak suymuş, hani çok terlediğimizde
Oyun oynarken kanamadan içtiğimiz.
Nasıl koşuyor yıllar tabakhaneye bir şey yetiştirir gibi.
Hazmedemedim büyümeyi, ne de zormuş.
Büyükler daha da büyüyüp ölürmüş,
Küçükler olurmuş amca, teyze.
Çocukların sorduğu her soruya cevap vermek gerekiyormuş.
Hayat derdin anne, gençlik derdin,
Kıymeti bilinmez, borcu ödenmez.
Anlatırdın ya yıllar önceyi, ben keyifle dinlerdim.
O zamanlara dönüp arkadaşın olmak isterdim.
Şimdi, ben anlatıyorum kendime çok geçmeden üstünden,
Kıymetini bile bile.
Ellerinden öpüyorum, gençliğime gözüm gibi bakıyorum.
Saygı duyuyorum anne, önünde eğiliyorum.
Göz açıp kapatmakmış hayat;
İncitmeden dallarını, meyvelerini topluyorum.



2006

18 Kasım 2008 Salı

Doğa ve İnsan...

Dünyanın sahibi sanıyoruz kendimizi.... Düşünsenize; insandan daha çok zarar veren bir canlı daha var mı doğaya?

Deli gibi bilinçsizce tüketiyoruz, bu tüketim sonu hızlandırıyor. Doğayı kirletiyoruz...

Oysa; ağaçlar olmadan, nehirler, denizler olmadan, hayvanlar olmadan biz olabilir miyiz? Tat alabilir miyiz içimize çektiğimiz havadan, bir kuş cıvıltısı duymazsak?

Günümüzde, beton dikmeler yükseliyor metropollerin göbeğinde dev çınarların yerine! Nefes almamız her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Unutuyoruz -egolarımız uğruna- bu güzellikleri çocuklarımıza da aktarmamız gerektiğini.

Çocuklarımıza bu bilinci, doğayı korumayı, hayvanlara zarar vermemeyi öğretiyor muyuz yeterince? Onların da hakkı değil mi yeşil ve temiz bir dünya? Ne suçu var çocuklarımızın?

Kendi adıma elimden geleni yapıyorum. Örneğin; gereksiz elektrik ve su tüketimine anında müdahale ediyorum. Çöplerimi, cam ve kağıt olarak ayırıyor, geri dönüşüme atıyorum. Naylon poşet kullanmamaya özen gösteriyorum (doğaya karışmaları çok uzun zaman alıyor). Artan yemeklerimi hayvanların ulaşabileceği yerlere çevreyi kirletmeden bırakıyorum ve yaz aylarında kapının önüne, balkona su koyuyorum, büyük şehirlerde hayvanların su ihtiyacını karşılamaları zor .

Çevreme saygılıyım, çünkü ben onun bir parçasıyım.

Çünkü; çimenlerin üzerinde uzanıp, gökyüzünde süzülen kuşları izlemeyi ve de gece olunca yıldızları, çok az şeye değişirim.

Sevil AVCI ÖZYAVUZ